Taşkın felaketi Türkiye’de 1975-2015 yılları arasında 720 can aldı. 893 bin 993 ha alan sular altında kaldı.
En fazla taşkının meydana geldiği yıl ise 2015 yılı (122 kez) oldu. En fazla can kaybının yaşandığı yıl ise 164 kişi ile 1995. Araştırmada ayrıca 1975-2002 yılları arasında yaşanan toplam taşkın sayısının 487 olduğu, toplam can kaybının da 493 olduğu belirtildi.
Taşkın meydana gelmeden tedbir alınmalı
2003-2015 döneminde değerlendirilen toplam taşkın sayısının 722, toplam can kaybı ise 227 olduğu ifade edildi. Araştırmada ayrıca taşkını afet haline getiren mekanizmanın iyi bilinmesi ve meydana gelmeden önce önlemlerin alınması gerektiğine vurgu yapıldı. Bununla birlikte şu ifadelere yer verildi:

İklim değişikliği nedeni
“Akarsu yatağına yapılan müdahaleler, plansız şehirleşme, arazi kullanım şeklinin değişmesi ve iklim değişikliği gibi nedenlerle meydana gelen taşkınların önceden tahmin edilmesi, gözlem değeri yardımıyla istatistiksel analizlerin ve modelleme çalışmalarının yapılmasıyla mümkün olmakta. Taşkın debilerinin bulunması özellikle su yapılarının proje tasarımında ihtiyaç duyulan temel verilerdendir.

Mühendisin veya araştırmacının alacakları kararların temelinde, sayısal gözlemler veya ölçümler yer alır. Bu ham bilgiler, yani işlenmemiş veriler, ancak uygun bir istatistik analize tabi tutulduğunda, anlamlı ve anlaşılır sonuçların çıkarılmasına imkan verir. Örneğin barajlar, köprüler, kanalizasyon ve içme suyu şebekeleri gibi su yapılarının boyutlandırılması bu kapsamın içinde yer alır.”
Yalnızca meteorolojik oluşum olarak değerlendirmek…
Taşkın afetlerini yalnızca meteorolojik oluşumlara bağlı olarak ifade etmenin mümkün olmadığına yer verilen araştırmada şu değerlendirmede bulunuldu:
“Özellikle Türkiye gibi ekonomik gelişme faaliyetinin yoğun bir biçimde devam ettiği ülkelerde, sanayileşme ve sektör çeşitliliğinin beraberinde getirdiği kentleşme faaliyetleri, havza bütünündeki hidrolojik dengeyi bozmakta. Bunun sonucunda büyük miktarda can ve mal kaybına yol açan taşkınlar meydana gelmekte.
Havzalarda meydana gelebilecek taşkınları tahmin etmek oldukça güç bir konu olsa da meteorolojik ve hidrolojik gözlem istasyonlarında ölçülmüş verilerle (yağış, sıcaklık, akım miktarı, maksimum ve minimum su yükseklikleri gibi) çeşitli metotlar kullanılarak taşkın alanları ve taşkın debileri tahmin edilebilir. Bu tahminlere göre mevcut durumun gözden geçirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması can ve mal kaybının en aza indirilmesi mümkün olabilmektedir.”