Sezai Karakoç, Türk edebiyatının en ünlü şairlerinden birisi. Yaptığı akrostiş çalışmaları onun kendine özgü bir isim yaptı. Çoğu şiirinde aşk ve sevgi teması anlattı.
Sezai Karakoç, mütefekkir, şair ve yazar. 1933, Ergani / Diyarbakır doğumlu. Babası Yasin Bey, Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkas cephesinde çarpışırken Ruslara esir düşmüş olan orta hâlli bir tüccardı.
Dedesi Hüseyin Bey de Plevne Savaşına katılmış, Gazi Osman Paşa’nın takdirini kazanmış yiğit bir kişidir. Annesi Emine Hanım ev hanımıydı. Sezai Karakoç’un çocukluğu Ergani, Maden ve Piran’da geçti. İlkokula Ergani’de başladı ve bitirdi. Maraş Ortaokuluna parasız yatılı olarak kaydoldu. 1947 yılında Gaziantep’te, yine parasız yatılı olarak lise öğrenimine başladı ve Gaziantep Lisesinden mezun oldu.

Maliye Bölümünden mezun
Aynı yıl, bünyesinde parasız yatılı kısmı bulunan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine sınavla (1950) girdi. Bu okulun Maliye Bölümünden mezun oldu.
Bir arkadaşı, elindeki gazeteyi “Savaş bitti” diye ona uzattı. Ağustos 1945’te, atom bombası atılmış ve savaş sona ermişti. Bu yaz tatillerinden birinde, ilk şiirlerini yazmaya, ilk eserlerini vermeye başladı. Halbuki sanatçı olmayı planlamıyordu. Onun idealinde, bilim yolunda hizmet etmek vardı. Bazen hayat planı senin yerine yapıveriyordu işte…
Ortaokul ve lise yıllarında tutkulu bir Büyük Doğu okuyucusu oldu. 1950’li yıllarda bizzat tanıştığı Necip Fazıl’dan bir daha ömrü boyunca ayrılmadı. 1950’li yıllarda bir yandan Büyük Doğu’nun sanat edebiyat sayfalarını yönetti, bir yandan da Büyük Doğu’nun her işine koşturdu. Necip Fazıl’la, senetlerine kefil olacak kadar yakınlık kurdu.

Sezai Karakoç’un ilk yazısı 1950’lerde yayınlandı
SBF’den sonra, Maliye Bakanlığında, Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi bölümünde çalışmaya başladı. Burada çalışırken maliye müfettiş yardımcısı oldu. 3 Şubat 1959’da İstanbul’a gelirler kontrolörü olarak atandı. Görevi gereği yurdun birçok yerini görme imkânı buldu.
İlk yazıları 1950’li yıllarda Büyük Doğu’da yayımlanan Sezai Karakoç, 1963’ten itibaren değişik aralıklarla Yeni İstanbul gazetesinde, “Karakoç” imzasıyla, “Farklar” başlığı altında günlük yazı yazmaya başladı. Bu tarihten önce düzensiz aralıklarla haftalık Yeni İstiklâl gazetesinde de çeşitli yazıları yayımlanmıştı. Sezai Karakoç’un günlük yazıları düzenli bir şekilde 1963’ten itibaren Yeni İstanbul gazetesinde başladı.
Sezai Karakoç, Sûr başlığıyla yazdı
4 Aralık 1967’de Babıâlide Sabah gazetesinde yazmaya başlayan Sezai Karakoç’un buradaki yazarlığı on ay sürdü. 1 Temmuz 1974’te Millî Gazete’de “Sûr” başlığı altında devam eden gazete yazarlığı 31 Ağustos 1974’te tamamlandı.
26 Mart 1990’da şiir ve yazılarında, dergilerinde, kitaplarında ortaya koyduğu dünyayı gerçekleştirmek için Diriliş Partisini kurdu. Bununla birlikte yedi yıl bu partinin genel başkanlığı görevini yürüttü. Diriliş Partisi, 19 Mart 1997’de siyasi partiler kanunu gereğince, Türkiye’deki il sayısının yarısında şubelerini açmadığı ve üst üste iki seçime katılmadığı gerekçesiyle kapatıldı.
Ödül ve ödülleri reddetti
Düşüncesi, yaşam tarzı ve şiirleri ile Türk şiirinin yaşayan efsanelerinden biri oldu. Özellikle MONNA ROSA ile birlikte anılan Karakoç, belki de sanatta hayalini bile kurmadığı o yere geldiğinden bu konuda bir ego taşımıyordu. Bu nedenle layık görülen ödül ve ödülleri (Cumhurbaşkanlığı sanat ödülü) reddetti. Layık görülmenin mutluluğunu yaşamayı tercih etti.
Kendisi ve çevresindekiler İslam’ı çağa uydurmaktansa, çağın İslam’a uyması gerektiği görüşündedirler. O, dini varlığın temel kaynağı, varoluş sebebi olarak görüyordu. Aynı zamanda Benimsediği ve şiirle harmanladığı bu görüşe de Diriliş adını vermiştir.
“Dostu Cemal Süreya, ona, yarattığı mistik şiir tarzından dolayı ‘Sezo’ diyordu ve onu, ‘Mehmet Akif ve Necip Fazıl karışımı şair’ olarak tanımlıyordu.”
Halen hayatta olan şairimize uzun ömürler diliyoruz…
Eserleri;
Şiir…
Şiirler I
(Monna Rosa)
Şiirler II
(Şahdamar-Körfez-Sesler)
Şiirler III
(Hızırla Kırk Saat)
Şiirler IV
(Taha’nın Kitabı, Gül Muştusu)
Şiirler V
(Zamana Adanmış Sözler)
Şiirler VI
(Ayinler/Çeşmeler)
Şiirler VII
(Leylâ ile Mecnun)
Şiirler VIII
(Ateş Dansı)
Şiirler IX
(Alınyazısı Saati)
Gün Doğmadan
(Toplu Şiirler)
Çeviri Şiir
Batı Şiirlerinden
İslâmın Şiir Anıtlarından

Deneme
Edebiyat Yazıları I
(Medeniyetin Rüyası Rüyanın Medeniyeti Şiir)
Edebiyat Yazıları II
(Dişimizin Zarı…)
Edebiyat Yazıları III
(Eğik Ehramlar)
Düşünce
Ruhun Dirilişi
Kıyamet Aşısı
Çağ ve İlham I-II-III-IV
İnsanlığın Dirilişi
Diriliş Neslinin Âmentüsü
Yitik Cennet
Makamda
İslâmın Dirilişi
Gündönümü
Diriliş Muştusu
İslâm
İslâm Toplumunun Ekonomik Strüktürü
Düşünceler I-II
Dirilişin Çevresinde
Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi I-II-III
Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı I-II
Samanyolunda Ziyafet
Unutuş ve Hatırlayış
Varolma Savaşı
Çağdaş Batı Düşüncesinden
Çıkış Yolu I-II-III
İnceleme
Yunus Emre
Mehmet Âkif
Mevlânâ
Tiyatro
Piyesler I
Armağan
Hikâye
Hikâyeler-I Meydan Ortaya Çıktığında
Hikâyeler-II Portreler
Günlük yazılar
Farklar
Sütun
Sûr
Gün Saati
Gür
Röportaj
Tarihin Yol Ağzında
Unutuş ve Hatırlayış
Çıkış Yolu I, II, III
Belgesel
Gün Doğmadan