Kalitenin yanındaki sorunlar
Yazarımız Salih Çakır, Yılport Samsunspor’un Altay galibiyetini yorumladı. Kalitenin yanındaki sorunlara değindi.
“Oyun sistemi anlamında beklenildiği gibi 4-2-3-1 düzeni ile başladık fakat ilk onbir tercihi anlamında Harris ve Laura sürpriz oldu. Ben kendi adıma Harris tercihini bekliyordum. Öte yandan performansı noktasında okuduklarımız ve geçtiğimiz hafta ufak bir sakatlık geçirmesi nedenleri ile Laura’yı beklemiyordum açıkçası.
Altay takımı ise oldukça kompakt ve diri bir 5-4-1 ile sahada yer aldı. Savunma çizgisini kurduğu alan ile en uçtaki oyuncuları arasında çoğu zaman 15 metreden az mesafe vardı. Bu savunma bloku arasına bir iki kez top sokmayı ve Boldrin’i o noktada anahtar gibi kullanmayı denesekte; bir iki ışık veren denemeden sonra Altay orta sahasının oradaki sertliği arttırmasının da etkisi ile Boldrin daha çok pas hatası yaptı ve daha az inisiyatif almaya başladı.
Celil’in iştahlı temposu
Bu tarz savunmalara aynı sertlikte bir ön alan baskısı yaparsanız ve öndeki hızlı oyuncularınızı dengesiz savunma üzerine yollarsanız sonuç alırsınız. Celil’in özellikle iştahlı ön alan baskısı 30 lu dakikalarda temposu düşene kadar oldukça iyiydi. Bu iştah bize golü de getirdi zaten. Diğer bir hücum alternatifi olarak da uzun topları fiziken güçlü ve hızlı Laura ile üçüncü bölgede buluşturmak vardı. Bu denemelerde kayda değer bir başarı sağlayamadık.
Takımın oyuncu kalitesi belirgin biçimde yükselmiş durumda. Her mevkide kalite çıtası yukarıya çekilmiş. Takım içerisinde sırıtan tek kişi Osman’dı. İyi niyetli mücadelesine rağmen toplu oyundaki yetersizliği ve karar alma noktasındaki yavaşlığı bizim oyunu tutmamızı engelledi. Burada Hasan-Celil ikilisine geçiş bir çözüm olabilir. Oyuna girdikten sonra yaptığı etki de göz önüne alınarak Yusuf Emre de bu noktada düşünülebilir.
Fofana…
Gelelim gözlemlediğim ikinci probleme; yani Fofana’ya. Evet yanlış okumadınız; Fofana. Açık ara ligin en iyi adamı. Süper ligde de oynasa ve hatta Avrupa liglerinde de oynasa rahatlıkla oynayabilecek kalibrede bir adam. Buna hiç şüphe yok. Yürüyerek adam geçiyor, kimi istese çalımlar. Lakin, topla buluştuğu nokta hep sonuç alanından çok uzak oluyor ve her topu ayağına istemesi, aldıktan sonra da karşısına aldığı rakip veya rakipler ile kedinin fare ile oynadığı gibi oynaması oyunun akışkanlık kazanmasına engel oluyor. Hücumlarımız hep sola yatık kalıyor. Fizik kalitesi çok iyi değil, ve kasları ile alakalı bir problemi var, bu bariz. Bu nedenle onun gücünden daha efektif şekilde faydalanmamız gerekiyor. Bayram hoca’nın bu duruma Fofana ile birlikte bir çözüm bulması gerekiyor. Aksi taktirde Fofana’nın yokluğunda çözüm bulmakta zorlanan veya rakiplerin kolay önlem alabilecekleri bir takıma dönüşebiliriz.
Bayram hoca’dan söz açılmışken kendisi hakkında bende oluşan intibayı da buraya bırakayım. Beklendiği gibi yeni bir paradigma ortaya koymadan uzak, fakat oyunda neler olup bittiğinin son derece farkında olan bir hoca vardı kenarda. Oyunun her dakikasını çok iyi okudu ve yorumladı. Yaptığı zorunlu değişiklik haricindeki tüm değişiklikler isabetli idi. Maçtan sonra yaptığı kısa basın toplantısında da sahada gösterdiklerini teyit eder nitelikte ifadeler kullandı. Kendisini ve takımımızı tebrik ederek yazıyı noktalayalım.”