İklim değişikliği konusunda Prof.Dr.Yusuf Demir, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından yapılan uyarıda, bu konu sebebiyle 2030’a kadar 122 milyon kişinin aşırı yoksulluğa itilebileceğinin belirtildiğini ifade etti.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye genelinde alansal yağış miktarı 2009’dan bu yana yaklaşık yüzde 20 azaldığını söyleyen Prof.Dr.Yusuf Demir, “Yaz mevsiminde bastıran sağanak yağışlar nedeniyle büyük kentlerde görülen sel faciaları giderek sıklaşırken, kış mevsiminde ülke genelinde yağışların azalması ise ‘kış kuraklığı’ endişesini artırıyor. Kış aylarının kurak geçmesinin yaz kuraklığından daha büyük bir tehlike olduğu uzmanlarca ortaya konuldu. Pek çok tarımsal faaliyet ve su havzalarının dolması için yağışların ağırlıklı olarak kış döneminde düşmesi istenmekte ve beklenmekte” dedi.
Kuraklığın En Fazla Etkilendiği
Alan Tarımsal Üretim
Türkiye’nin kuraklığa karşı alması gereken önlemlerinin başında, “Türkiye’nin enerji politikalarını, kentleşme stratejilerini ve tarımsal üretim yöntemlerini yeni döneme uygun hâle getirmesi gerekmektedir. Özellikle gelecekteki su bütçemizi ve su yönetimimizi şimdiden hesaplamak zorundayız” diyen Prof.Dr.Yusuf Demir, “Türkiye’de kuraklığın en fazla etkilediği alan hiç kuşkusuz tarımsal üretimdir. Özellikle Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu gibi tarımsal üretim merkezlerinin yarı kurak bir iklime sahip olmasının yanı sıra yağışların azalması ve yanlış su kullanımı gibi nedenlerle gıda üretiminde ciddi azalmalar bekleniyor. Son 20 yıla bakıldığında mevsim geçişlerinin değiştiğini ve küresel ısınmanın etkilerinin çok daha fazla hissedilmeye başlandığını görmek mümkün. Bugün tarımsal üretimde çok ciddi bir kuraklık tehlikesi yaşamıyor olmamıza karşılık gelecekte bizi bekleyen tehlikeler ve su israfını önleyebilmek için, su kullanımı ve sulama teknikleri konusunda çok ciddi bir eğitim seferberliği başlatmamız gerekir” ifadelerini kullandı.
122 Milyon İnsan Yoksulluğa İtilecek
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından yapılan uyarıda, iklim değişikliği sebebiyle 2030’a kadar 122 milyon kişinin aşırı yoksulluğa itilebileceğinin belirtildiğini kaydeden Prof.Dr. Demir, “Çünkü gıda güvenliğini olumsuz etkileyen iklim değişiklikleri tarım faaliyetlerine büyük ölçüde zarar veriyor. Tarımsal arazilerin ve ekinlerin zarar görmesi bugün milyonlarca insanın açlıkla karşı karşıya kalmasının temel faktörlerinden. Bu sayı yaklaşık olarak dünya üzerindeki mülteci sayısına denktir. Dünyanın öteki gündemi olarak da ifade edebileceğimiz söz konusu durum, uluslararası kamuoyunda ne acıdır ki çok fazla karşılık bulmamaktadır. Bunun nedeni bu tür felaketlerin sessizce tırmanıyor olmasıdır. Dünyanın en büyük su kütlelerinden biri olan Büyük Okyanus’ta yüzey sularının sıcaklığındaki büyük ısınma ve bu durumun yol açtığı atmosferik olayların genel adı olarak kullanılan El Nino ile birlikte Afrika, Güney Afrika, Orta Amerika, Asya, Karayipler ve Pasifik’teki insanlar ciddi bir kuraklık ve sel baskınlarıyla karşı karşıya kaldı. Halen 31.1 milyon insan Somali’de açlık ve gıda güvensizliği ile boğuşmakta. Yalnızca Etiyopya’da kuraklıktan etkilenen 9.7 milyon insan acil insani gıda yardımına ihtiyaç duymakta” diye konuştu.
Hızlı Kentleşme ve Sanayileşme…
Hızlı şehirleşme ve sanayileşme gibi nedenlerle ortaya çıkan iklim değişikliklerinin insanlık için hayati önem taşıyan su kaynaklarının tükenmesine ve kirlenmesine neden olduğunu belirten Prof.Dr.Yusuf Demir, “21. yüzyılın stratejik kaynaklarından biri olarak kabul gören su kaynakları ile ilgili hazırlanan bir rapora göre 2.7 milyar insan yılda en az bir ay su sıkıntısı çeken havzalarda yaşamlarını sürdürüyor. 2050 yılında da dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasının su stresi çeken havzalarda yaşayacağı tahmin ediliyor. Yalnızca sosyal ve çevresel açıdan değil, aynı zamanda ekonominin sürdürülebilirliği açısından da kritik öneme sahip olan su kaynaklarının yetersiz ve erişilemez olması, birçok insani krizi de beraberinde getirmekte. İklim değişiklikleri nedeniyle hızla yükselen su kıtlığı, gıda üretimini ve kalitesini de düşürüyor. Bu durum insanların, özellikle de çocukların, besin güvenliğini ve sağlıklarını tehlikeye atmakta, her sene milyonlarca kadın ve çocuk bu sağlıksız koşullar ve gıda yetersizliğinden dolayı hayatını kaybediyor” dedi.