Geri dönüşsüz körlüğün başlıca nedenlerinden olan glokom hastalığının her geçen yıl artması önemli bir sağlık problemi olduğuna işaret ediyor.
Tüm körlük nedenleri arasında yüzde 12,3 ile ikinci sırada yer alan glokomla ilgili Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan araştırmalar çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. 12 Mart Dünya Glokom Günü nedeniyle değerlendirmelerde bulunan Göz Hastalıkları ve Retina Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, önleyici tedbirler alınmadığı ve hastalığa karşı farkındalık oluşmadığı taktirde geri dönülemez görme kayıpları ile karşı karşıya kalınabileceği uyarısında bulundu.
2040 yılında 111,8 milyon kişi glokom hastalığına yakalanabilir
Dünya genelinde 70 milyon insanın glokom hastası olduğunu ve 6.5 milyon insanın da glokom yüzünden görmesini yitirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, DSÖ’nün raporuna da atıfta bulunarak, “Dünya Sağlık Örgütü’ nün yayınladığı bir raporda 2020 yılında dünyada 40-80 yaş arası 76 milyon kişide glokom hastalığı olduğu bildirilmiştir. Bu rakamın 2030 yılına gelindiğinde 95 milyona çıkması ve önlem alınmaması halinde 2040 yılında hastalığın 111,8 milyon kişide görülmesi beklenmektedir” dedi.
Göz içi basınç artışı risk taşıyor
Glokom hastalığının, gözün retina tabakasında, retina gangliyon (sinir hücresi grupları) hücrelerinin tahrip olması sonucu, ilerleyici görme alanı kayıplarına neden olan bir optik sinir (görme siniri) hastalığı olduğunu söyleyen Prof Dr. Nur Acar Göçgil, “Göz içi basınç artışı, glokomun oluşmasında ve ilerlemesinde risk taşıyor. Hastalık tedavi edilmezse, bu basınç artışı görme sinirini daha fazla etkileyerek körlüğe kadar giden görme kayıplarına sebep olabiliyor” ifadelerini kullandı.

En sık görülen glokom hastalığı tipi, primer açık açılı glokom
Glokomun, primer açık açılı ve kapalı açılı olmak üzere iki farklı tipi bulunduğunu belirten Prof. Dr. Göçgil, “Yaygın bir hastalık olan glokomun en yaygın görülen tipi primer açık açılı glokomdur. Göz içi basıncı, normal aralık diye kabul ettiğimiz 10-21 mmHg’den yüksektir. Sıklıkla hastada bir şikayet oluşturacak kadar yükselmeyebilir ve hastada bir belirti genellikle olmaz” dedi.
‘Herkes glokom olma riski taşıyor’
Erken tedavi ile glokoma ilişkin görme kaybının yaklaşık yüzde 90’ının önlenebilme şansının bulunduğunu belirten Prof. Dr. Göçgil, “Glokom hastalığa yönelik olarak farkındalık oluşturmak gerekiyor. Ailede glokom hastalığı geçmişinin bulunması, ilerleyen yaş, özellikle 60 yaş üstü kişiler, hipertansiyon hastaları, yüksek derece miyopik kırma kusuru olan kişiler genel risk grubunda olmakla birlikte aslında herkes glokom olma riskini taşımaktadır. Glokom şüphesi olan veya glokom riski yüksek olarak adlandırılan hastaların göz doktoruna düzenli olarak gitmesi önemlidir. Glokom, sürekli takip ve tedavi gerektiren bir hastalık niteliği taşıyor” uyarısında bulundu.
‘Göz tansiyonu ile glokom birbirine karıştırılmamalı’
Göz tansiyonu ile göz tansiyon hastalığı yani glokom hastalığının birbirine karıştırılmaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Nur Acar Göçgil, “Göz tansiyonu ile göz tansiyon hastalığı (glokom) birbirinden ayırt edilmelidir. Her göz tansiyonu yüksek olan hasta glokom mudur? Değildir. Glokom dediğimizde, göz içi sıvısının yeteri kadar dışa çıkamaması sonucu göz içinde birikmesi, basıncın artışı ve görme siniri üzerinde hasarın başlamasını anlıyoruz. Göz tansiyonunun yüksek olması glokom riskini artırır ve görme sinirinde hasara neden olup olmadığı ileri tetkiklerle incelenmelidir. Bu nedenle sadece göz tansiyonunu ölçtürmek glokomu tespit etmek için yeterli değildir” ifadelerini kullandı.