Fakir Baykurt : Toplumcu ve gerçekçi yazar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Fakir Baykurt, Türk edebiyatında toplumcu ve gerçekçi yaklaşımı benimsemiş yazarlarından biridir. Şair, eğitimci ve sendikacı Fakir Baykurt, ardından onlarca eser bırakarak 22 yıl önce aramızdan ayrıldı.

Fakir Baykurt, 1929 yılında Burdur’da dünyaya geldi. Asıl adı Tahir’dir. Gönen Köy Enstitüsü mezunu olan Fakir Baykurt, köy öğretmenliğine başladıktan sonra Gazi Eğitim Enstitüsü’ndeki eğitimini de tamamlayıp Anadolu’nun çeşitli yerlerinde Türkçe Öğretmenliği ve ilköğretim müfettişliği yapar.

Fakir Baykurt
Asıl adı Tahir olan Fakir Baykurt 1929 yılında Burdur’da doğdu. 1948’de Gönen Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra köy öğretmeni olarak çalışan yazar.

Türkiye Öğretmenler Sendikasını kurdu

İlk romanı 1958‘de Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan “Yılanların Öcü” kitabıyla kovuşturma geçirerek, pasif göreve alınır. 1960 askeri darbesiyle ilköğretim müfettişliğine getirilen Baykurt, Amerika İndiana Üniversitesi’nde “ders araçları kullanma” konusunda uzmanlık eğitimi alır. Özellikle ülkeye döndükten sonra Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) kuruluşunda görev alır ve Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu başkanı olur.  Bunun dışında ilk öğretmenler boykotunda açığa alınır, istifa eder. 12 Mart 1971’de sıkı yönetimce tutuklanır. Hapisten çıkınca Almanya’ya yerleşir.

Fakir Baykurt, edebiyata şiirle başladı

Edebiyata şiirle başlamıştır. Toplumcu gerçekçi türde öyküler ve köy hayatını bütün derinlikleriyle inceleyip işleyen nomanlarla devam etmiştir. Atatürk devrimlerinin köye inmemesinden şikayetçi olup bunu bir çok romanında ve yazısında işlemiştir. Yalın ve akıcı bir dil kullanan Baykurt, romanlarında halka mal olmuş deyiş ve hikayeleri sıklıkla kullanmış, halkın arzu ve sıkıntılarını neredeyse bütün kitaplarında dile getirmiştir.

Almanya’da hayatını kaybetti, İstanbul’da defnedildi

İki çocuk babası olan Baykurt,  1950-1970 arası ‘Köy Edebiyatı Hareketi’nin önde gelen yazarlarındandır. 11 Ekim 1999 ‘da 40’ın üzerinde kitabı ve onlarca ödülü ardında bırakarak Almanya’da hayata gözlerini yummuş ve cenazesi İstanbul’a getirilerek Zincirlikuyu mezarlığına defnedilmiştir.

Fakir Baykurt
Edebiyata şiirle adım atan Fakir Baykurt, yazın hayatını toplumcu gerçekçi bir yaklaşımda yazdığı kısa öyküler ve köy notlarıyla sürdürdü.

Eserleri;

Romanlar

Yılanların Öcü (1954)
Irazcanın Dirliği (1961)
Onuncu Köy (1961)
Amerikan Sargısı (1967)
Tırpan (1970)
Köygöçüren (1973)
Keklik (1975)
Kara Ahmet Destanı (1977)
Yayla (1977)
Yüksek Fırınlar (1983)
Koca Ren (1986)
Yarım Ekmek (1997)
Kaplumbağalar (1980)
Eşekli Kütüphaneci (2000)

Fakir Baykurt’un Öyküleri

Çilli (1955)
Efendilik Savaşı (1959)
Karın Ağrısı (1961)
Cüce Muhammet (1964)
Anadolu Garajı (1970)
On Binlerce Kağnı (1971)
Can Parası (1973)
İçerdeki Oğul (1974)
Sınırdaki Ölü (1975)
Gece Vardiyası (1982)
Barış Çöreği (1982)
Duirsbug Treni (1986)
Bizim İnce Kızlar (1992)
Dikenli Tel (1998)
Toplum ve Eğitim Yazıları
Efkar Tepesi (1960)
Şamaroğlanları (1976)
Kerem ile Aslı (1974)
Kale Kale (1978)
Kaplumbağalar (1980)

Çocuk Kitapları

Topal Arkadaş
Yandım Ali
Sakarca
Sarı Köpek
Dünya Güzeli (1985)
Saka Kuşları (1985)

Şiirleri

Bir Uzun Yol
Dostluga Akan Şiirler

Aldığı ödüller

  • 1958 Yunus Nadi Roman Ödülü (Yılanların Öcü)
  • 1970 TRT Sanat Ödülleri (Tırpan)
  • 1970 TRT Sanat Ödülleri (Sınırdaki Ölü)
  • 1971 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü (Tırpan)
  • 1974 Sait Faik Hikâye Armağanı (Can Parası)
  • 1978 Orhan Kemal Roman Armağanı (Kara Ahmet Destanı)
  • 1979 Tiyatro 79 Dergisi tarafından Yılın Oyunu Ödülü (Sakarca)
  • 1980 Avni Dilligil Tiyatro Ödülü (Tırpan)
  • 1984 Berlin Senatosu Çocuk Yazını Ödülü (Barış Çöreği)
  • 1985 Alman Endüstri Birliği (BDI) Yazın Ödülü (Gece Vardiyası)
  • 1998 Sedat Simavi Roman Ödülü (Yarım Ekmek)
  • 1998 Yaşam Radyo Ustalara Saygı Onur Ödülü
  • 1999 Pir Sultan Abdal Derneği Ödülü

Mutlaka bilinmesi gereken 3 eseri;

Yılanların Öcü
Literatür Yayınları
280 Sayfa

Türkiye’nin güzel mi güzel, yoksul mu yoksul bir köyüdür Karataş. Kara Bayram da bu köyün yoksullarından biridir. Babadan kalma tek odalı bir evde yaşar, iyi huylu karısı, üç yavrusu, bir de evinin direği anası Irazca’yla. Dertli kadındır Irazca, yaslıdır. Ama dişlidir bir o kadar da. Kendi yağlarıyla kavrulup giderlerken, bir gün huzurları kaçar. Muhtar Cımbıldak Hüsnü’nün kayırdığı Haceli evlerinin önüne ev yapmaya kalkışır çünkü. Tabii Irazca dikleşir; kızılca kıyametler kopar köyde… ve kasabada. Gelmedik kalmaz başlarına…

Fakir Baykurt
Yılanların öcü; İki kez filmi çekilen, edebiyatımızın tartışmasız bir başyapıtıdır.

İki kez filmi çekildi

Fakir Baykurt, bu romanıyla, köy yerindeki küçük hesapları, bu hesapların peşinde koşan fırsatçıları, onların siyasetteki, bürokrasideki uzantılarını ve o zalimlerin ezmek, yok etmek istediği aydınlık, güzel insanları anlatıyor; kısacası yine “memleket meselelerine” değiniyor. Hem de, sakıncalı damgası yemek ve zamanında pek çok tartışmanın ve dolayısıyla husumetin odağı olmak pahasına…

İki kez filmi çekilen, edebiyatımızın tartışmasız bir başyapıtıdır.

Kaplumbağalar
Literatür Yayınları
368 Sayfa

Tozak köyü şu koca yeryüzünde, kıyıda köşede kalmış bin yamalı bir yoksul yorganı, alabildiğine kurak, bakımsız, unutulmuş. Ahalisi desen günümüz köylüsü: Hâlâ devletten medet uman, “Hökümetimiz en iyisini bilir” diyen, cahil, kaba saba ama bir o kadar çalışkan, sahici ve vicdanlı. Köyün Eğitmen Rıza’sı, Muhtar Battal’ı ve akıllı delisi Kır Abbas’ı gün olur akıl yürütür, el ele verir, köylüyü de peşine takıp bir bağ kurar, hem de taşlı bir tarlada, bin bir emekle, özveriyle ve gece gündüz çalışarak.

Fakir Baykurt
Kaplumbağalar, Fakir Baykurt’un köy sorunlarını ve gerekçelerini gözler önüne serdiği, sosyal yaralara parmak bastığı romanıdır.

Tam ağızları üzümlerle tatlandı, yürekleri umutla doldu derken, hiç ummadıkları bir anda hükümetin tokadını yerler… Ama ne tokat! Bir anda, bürokrasinin çarkında bir çapak olup çıkarlar. Hak hukuk ararlar aramasına ama neyin hakkı, neyin hukuku?

Mazimizde yer etmiş ama bugün hala varlığını sürdüren sorunlara değinen, yalın ama zengin bir dille yazılmış, özgün ve aydınlık bir edebiyat eseri olan Kaplumbağalar, yaratıcı ülkemiz köylüsünün olduğu kadar, onun bürokrasi karşısındaki çaresizliğinin ve cehaletinin de hikayesini anlatıyor.

Eşekli kütüphaneci
Literatür Yayınları
148 Sayfa

Sıcak bir yaz günü, peribacaları diyarına Yunanistan’ın Larisa şehrinden Dimitrios Katsikas adında biri gelir. Bu genç adam, yıllar önce bu topraklardan göçe zorlanan büyükbaba ve büyükannelerinin izini sürmek, bir daha buraya dönemeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek istemiştir. Tesadüfler karşısına yörenin sevilen şahsiyetlerinden “Baba” lakaplı Aziz Güzelgöz’ü çıkarır. Aynı yaşlardaki bu iki genç kısa sürede kaynaşır. Dimitrios, Aziz’in evine konuk olunca, bu büyüleyici diyarda inanılmaz bir adamla tanışır. Aziz’in babası Mustafa Güzelgöz’dür bu kişi; namı diğer Eşekli Kütüphaneci.

Fakir Baykurt
Fakir Baykurt’un, klasik anlatımının tüm olanaklarından yararlanarak, gücü yetene, hatta bitene dek, hasta yatağında yazdığı son romanı.

Ürgüp’teki kitaplığı yönetirken otuzdan fazla köyün halkına eşekle kitap taşıdığı için takılmıştır bu ad ona. Ayrıca herkes, özellikle de kadınlar, kitap okusun diye yıllarca çırpınmıştır Mustafa Güzelgöz.

Dimitrios ile Eşekli Kütüphaneci arasındaki sevgi köprüsü yöreyi birlikte gezerlerken iyiden iyiye pekişip güçlenir. Bu arada kan kardeşi olan Aziz ile Dimit-rios’un aklına, Ürgüp ile Larisa’yı “kardeş şehir” yapma fikri düşmüştür. Ama bu o kadar da kolay olmayacaktır…

Fakir Baykurt’un, klasik anlatımının tüm olanaklarından yararlanarak, gücü yetene, hatta bitene dek, hasta yatağında yazdığı bu son romanında, sevgi, kardeşlik, azim, cesaret gibi duygular yine okuru sarıp sarmalıyor.

İrfan ŞEN

Fakir Baykurt : Toplumcu ve gerçekçi yazar

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

1 Yorum

  1. 3 Ağustos 2021, 01:38

    fakir baykurt hakikaten edebi kişiliği çok yüksek birisidir,ancak siyasi kişiliği çok farklıdır,sosyalist fikirleri vardır ve en önemlisi islam dini düşmanıdır,tıpkı karl marx’ın dediği gibi din afyondur demiş,onun peşinden koşmuştur…anadolu insanı islam dininin koruyucusu olmuştur,yüzyıllar boyunca Allah (cc) ve peygamberi (sav)’ın dediklerini uygulayan yaşayan ve de yaşatan bu millet bu heriflere prim vermemiştir,bu herifler edebi kişiliği olan adamlar olarak tarihte yerini almışlardır,onların siyasi fikirlerini asla benimsememişlerdir…

    Cevapla
Giriş Yap

Kanaldaa ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!