Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Ramazan’ın anlamını yazdı.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Peygamberimizin mübarek ve bereketli bir ay olarak tavsif ettiği Ramazan, çoraklaşmış yüreklere ab-ı hayattır” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ramazan ayı nedeniyle bir mesaj yayınladı.

Ramazan ayı geldi, çattı. Haneleri aceleci telaşla karışık tatlı bir alışveriş heyecanı sarıverdi. Evin, mutfağın eksiklerini gidermek için ele tutuşturulan listelerle marketlerin, bakkalların yolu tutuldu. El yakan fiyatlara karşın var olan imkanlar ölçüsünde sofraların bereketi için alışverişler yapılmaya başlandı.

Diğer yandan İslam alemi açısından yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ayı kabul edilen bu mübarek günlerde apartmanda, sokakta, mahallede, köyde ihtiyaç sahiplerinin yükünü bir nebze olsun omuzlayabilmek için ramazan kumanyaları hazırlanıyor, kimseler görmeden kapılara ulaştırılıyor.

Peki nedir Ramazan’ı anlamlı ve özel kılan? Dini Müslüman olan bizler için ne ifade ediyor ne ifade etmeli?

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ramazan ayı sebebiyle ramazan.diyanet.gov.tr sitesinde bir yazı yazdı.

Erbaş’ın site için kaleme aldığı yazıdan satır başları;

  • Ramazan; nuru ile Hira’yı, rahmeti ile âlemi, şifası ile gönülleri, ayetleri ile zihinleri aydınlatan ve varoluşunun anlamını unutan insanlığı, bilgi, hikmet ve iffete davet eden yüce kitabımızın nazil olduğu müstesna bir aydır.
  • Peygamberimizin mübarek ve bereketli bir ay olarak tavsif ettiği Ramazan, çoraklaşmış yüreklere ab-ı hayattır.
  • Bu ayda “Cennet kapılarının açıldığını, cehennem kapılarının kapatıldığını ve şeytanların zincire vurulduğunu” (Nesai, Sıyam,5.) bildiren Peygamber Efendimiz; “Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, İman,28.) buyurmak suretiyle ramazanın ve orucun manen dirilten, arındıran ve dönüştüren gücüne vurgu yapmıştır.
  • Sahuru ile seherlerimizi ihya ettiğimiz, orucu ile ruhlarımızı olgunlaştırdığımız ve teravihi ile gönüllerimizi dinlendirdiğimiz ramazan, iftarlarımızla fıtratımıza, sadakalarımızla kardeşlerimize, mukabelelerimizle kitabımıza, itikâfımızla kendimize yaklaştığımız bir vahdet ayıdır.
  • Ramazan, bireysel anlamda arınma ve yenilenme bilincimizi, sosyal boyutta ise yardımlaşma ve dayanışma duyarlılığımızı gözden geçirdiğimiz bir muhasebe mevsimidir.
  • Ramazan, tevhidin kadim ibadetlerinden biri olan oruç ibadetiyle arzu ve ihtiraslarımızı teskin ve ruhumuzu terbiye ettiğimiz, bereketli bir şifa mevsimidir.
  • Oruç, bir şifa vasıtasıdır. Nitekim “Oruç tutun, sıhhat bulun.” buyurularak orucun bu yönüne işaret edilmiştir.
  • Ayrıca Peygamber Efendimiz, bir taraftan “Oruç, sabrın yarısıdır.” ( Tirmizi, Deavat, 86.) hadis-i şerifiyle orucun arzularımıza karşı bir irade eğitimi olduğuna ve nefsimizin dünyevi isteklerine karşı koyma hususunda mukavemet sağladığına işaret etmiştir.
  • Diğer taraftan “Her şeyin bir zekâtı vardır; bedenin zekâtı da oruçtur.” (Ebu Davut, Zekât, 32.) hadisi şerifiyle de orucun bedenimiz için bir arınma vesilesi olduğunu belirtmiştir. Zira nasıl ki zekât, malın temizlenmesini, bereketlenmesini ve korunmasını sağlıyorsa aynı şekilde oruç da bedenin hastalıklardan arınmasına, sıhhate ve selamete erişmesine bir vesiledir.
  • Peygamber Efendimiz, orucu, olumsuzluklardan ve kötülüklerden koruyan bir kalkana benzetir. Bu yönüyle oruç yalan, gıybet, kötü söz ve kavga gibi fıtratı tahrip eden şeylere karşı insanın imanını ve istikametini muhafaza eder.
  • Maddi yönümüz kadar mana dünyamız için de şifa kaynağı olan ramazan ayı, hayatı anlam ve amacından uzaklaştıran anlayışlara karşı güçlü bir varoluş bilinci inşa eder.
  • Müminin anlam dünyasını adalet, merhamet, muhabbet, tefekkür, ihsan, ikram, sabır, metanet, şükür ve tövbe gibi ulvi değerlerle donatır.
  • Ruhsal iyilik ve esenliğin, en az bedensel sağlık kadar önemli olduğunu hatırlatır.
  • Oruçla birlikte inananların gönül dünyasında kibir, enaniyet, hırs gibi menfi duyguların yerini tevazu, samimiyet ve kanaat gibi erdemler alır.
  • İyi olmayı ve iyilik yapmayı müminin karakterine nakşeder. Müminin hayır ve hasenatla mahzun ve mahrum gönüllere yaklaşma çabası, hakikatte onu kalbindeki güzelliklere ve rabbine yaklaştırır.
  • İmsak ile sabretmeyi, iftar ile şükretmeyi öğreniriz. Bizlere sabır ve şükür bilinci ihsan ettiği için de her daim rabbimize hamd ederiz.
  • Rahmet ve mağfiretiyle gönül dünyamızı imar eden ramazan, bereketiyle de toplumun huzur, güven ve mutluluğunu tesis eder.
  • Tüm bu yönleriyle müminler için rahmet, bereket, sıhhat ve şifa membaı olan ramazan, hayata istikamet kazandıran anlamı ve insanı Allah’ın rızasına ulaştıran ibadetleriyle bizler için eşsiz bir imkândır.
  • Özünde barındırdığı anlam, değer ve ibadetlerle bizleri maddi ve manevi hastalıklarımızdan arındırarak sıhhat ve istikamet üzere yaşamamızı ve rabbimizin rızasını kazanmamızı sağlayan bir bereketli bir zamandır.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Ramazan’ın anlamını yazdı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Kanaldaa ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!