Anadolu Efes, ‘bir spor kulübü nasıl başarılı olur?’ sorusunun yanıtı adeta. Efes bu başarıyı nasıl yakaladı? Bu başarı Samsunspor’a uyarlanabilir mi? Soruların yanıtı bu yazıda.
Geçen hafta hepimizi gururlandıran uluslararası bir başarı elde etti Anadolu Efes. Yolculuğuna Efes Pilsen ile başlayan şimdilerde Anadolu Efes ile devam eden basketbolumuzun lokomotif kulübü, Euroleague şampiyonu oldu.
Peki Anadolu Efes, 2020-2021 sezonunda Avrupa’nın 1 numaralı kulübü olmayı nasıl başardı?..

“Efes, paranın gücüyle bu işleri yapıyor” dediğinizi duyar gibiyim. Bu seviyelerde bırakın başarı üretmeyi, ‘var olabilmek için’ para gerekli ama tek başına yeterli değil ki. Efes, ekonomik olarak güçlü de Final-Four oynadığı Barcelona, CSKA, AX Armani Exchange Milan zayıf mı? Ya Final-Four oynayamayan Bayern Münih, Real Madrid, Zenit. Onlar para harcamıyor mu?
Tuncay Özilhan faktörü
Efes, bir spor kulübü. Efes, Türkiye’nin en önemli müesseselerinden Anadolu Grubu’nun yani Tuncay Özilhan’ın. İş dünyasında elde ettiği başarıyı spora taşıyan Tuncay Özilhan, Efes’in başarısının en önemli aktörü. Tabii bana göre.
Efes’e saha dışında sistem, yönetim, organizasyon anlamında kurumsallık kazandırırken, saha içini yönetmesi için doğru profesyoneller seçiyor, onlara alan açıyor, sırtlarına yüklediği sorumluluğun altından kalkabilmeleri için yetki veriyor.

Ön planda olmayı tercih etmiyor, her an medyaya çıkmıyor, sürekli konuşmuyor. Bu üslubuyla saha içi aktörlerden rol çalmadığı gibi onların üzerinde baskı oluşturmaktan kaçınıyor. Muhtemelen söyleyeceklerini herkesin önünde değil kapalı ortamlarda söylüyordur.
İlkelerinden taviz vermiyor. İşlerin yolunda gitmediği sezonlarda paniğe kapılmıyor, sil baştan yapmıyor, lokal dokunuşlarla problemi düzelmeye çalışıyor. İşler iyi giderken de düzgün giden işe çomak sokmuyor.
Hepsinden önemlisi kulübe kazandırdığı ‘Efes kültürü’. Efes kültürü, Efes adına saha içinde ve saha dışında çalışan herkese siniyor, herkesi olumlu etkiliyor, işlerinde daha başarılı olmalarını sağlıyor.
Kilit isim Alper Yılmaz
Tuncay Özilhan’ın uzun yılların birikimiyle kurduğu bu makine düzenine sahip organizasyonun ikinci kilit ismi Alper Yılmaz. Milli Takım ve Efes’in eski oyuncusu. Formasını çıkarıp takım elbise giyen Alper Yılmaz, ‘sporu sporun içinden gelenler yönetmeli’ teorisinin Efes’te ete kemiğe bürünmüş hali.
Alper Yılmaz ‘genel direktör’ pozisyonunda görev yaptığı Efes’in ‘basketbol aklı’ Tuncay Özilhan’a bağlı çalışıyor, yönetimden gelen bütçeyi yönetiyor, coach ile birlikte el ele vererek takımı kuruyor, saha içinde ve saha dışında profesyonel kadroları yönetiyor.
Ve tabii coach Ergin Ataman.

Tuncay Özilhan’ın açtığı alan, Alper Yılmaz’ın saha dışındaki organizasyon becerisiyle sadece işine odaklanıyor. Teknik olarak basketbolu yorumlayacak düzeyde bilgiye sahip değilim ama hani birileri hep istatistik üzerinden sporu açıklamaya çalışıyor ya biz de açık veriler üzerinden konuşalım.
Ergin Ataman, 2017-2018 sezonunda Efes’in başına geçiyor. Takım ülke içinde normal sezonu Fenerbahçe ve Tofaş’ın ardından üçüncü sırada tamamlıyor, Play-Off yarı finalinde Tofaş’a eleniyor. O sezon Avrupa ise tam bir hayal kırıklığı. Efes, normal sezonu son sırada tamamlıyor.
Buna rağmen asla paniğe kapılmıyor Ataman. Doğuş Balbay, Bryant Dunston, Krunoslav Simon, Yiğitcan Saybir dışındaki oyuncuları gönderiyor, 8 oyuncu transfer ederek yeni bir takım kuruyor. Shane Larkin, Rodrigue Beaubois, Sertaç Şanlı, Adrien Moerman, Buğrahan Tuncer, Tibor Pleiss, Vasilije Micic, James Anderson kadroya katılıyor. Bir sonraki sezon takım oturduğu için bu 12 oyuncuya sadece Chris Singleton ve Tolga Geçim’i ekliyor.
Oyuncular üzerinden de bir konuya bahsetmek istiyorum. Takım kaptanı Doğuş Balbay. 2011-2012 sezonundan beri Efes forması giyiyor Doğuş. Saha içi performansıyla bu takım için olmazsa olmaz değil. Efes, sadece saha içine bakarak yerini başka bir oyuncuyla doldurabilir muhtemelen.
Ama Doğuş’un ya saha dışında kattıkları. Transfer edilen oyuncuların Efes kültürünü özümsemeleri, birlikte sevinen / üzülen bir takım ruhu yakalayabilmeleri, hep yüksek hedeflere ulaşabilmeleri için baskıyla başa çıkabilmelerinde rolü yok mudur? Üstlendiği bu rol attığı bir basket, aldığı bir ribaunt ya da yaptığı bir asistten çok daha değerli değil midir?
Başkan, genel direktör, coach, basketbolcu birlikteliğiyle gelen başarılar;
2018-2019, Türkiye Basketbol Süper Ligi şampiyonluğu
2018-2019, Euroleague ikinciliği
2020-2021, Türkiye Basketbol Süper Ligi finalisti (Fenerbahçe ile final serisi oynayacak.)
2020-2021 Euroleague şampiyonu
Anadolu Efes, başarının kulüp kültüründen, kurumsal bir yapıdan, sistemden, yetkili ve etkili alanında uzman profesyonellerden geçtiğinin en güzel kanıtı.
Ve tabii sabır. 2017-2018’de Euroleague normal sezonunu son sırada bitiren Efes’in oradan buraya gelmesinde Tuncay Özilhan’ın paniğe kapılmadan, sil baştan yapmadan sisteme sadık kalması, organizasyona inanması, organizasyonu yöneten profesyonellere inanmasının, arkasında durmasının çok büyük rolü var.
Büyük başarılar kolay elde edilmiyor. Efes, ülkemiz sporuna çok güzel bir örnek aslında. Her branşa, her kulübe başarı formülü sunuyor aslında. Buradan dönüp dolaşarak yine Samsunspor ile bağlayalım yazıyı.

Efes’in bu başarısından Samsunspor adına çıkarılacak o kadar çok ders var ki. Başkan Yüksel Yıldırım, kendisine göre spor deneyimi fazla olan Tuncay Özilhan’ın yönetim modelini inceleyebilir, futbola uyarlanacakları süzgeçten geçirebilir, Samsunspor’a özgü hibrit bir sistem kurabilir.
Yüksel Yıldırım, muhtemelen geride kalan üç sezon ve futbolun içinde geçirdiği üç yılda bilmediği birçok şey öğrenmiştir, birçok şeyden de ders almıştır. Yaptığı doğruların ne kazandırdığını hataların ise ne kaybettirdiğini bizzat bedel ödeyerek deneyimlemiştir.
Aksi halde ‘Süper Lig’ ve ‘Avrupa’ vaat ettiği Samsunspor’a gönül verenlerin bugün verdiği desteği kaybedebilir, kendisine gösterilen sevgi azalabilir, bu zor ve meşakkatli yolculukta yalnız kalabilir.
Yaşadığı üzüntüleri azaltmak, sevinçleri artırmak için Efes modeli orada duruyor. Bir bakmalı bence.
Hala çok geç değil.